30 Mart 1972 Kızıldere yenilgisinden sonra, ardıllarının kendi yollarını çizmeye çalıştığı bir dönemde, TDAS ( Türkiye Devriminin Acil Sorunları ) broşurü yayınlanır. Bu broşür Engin Erkiner tarafından kaleme alınır. Engin Erkiner daha sonraları Rus Devriminden çıkan Dersler yazısını da kaleme almıştır. Bu çevrenin TDAS adlı broşürü yayınlaması, onları Acilciler adıyla anılmalarına sebep olur. Daha sonraki yıllarda da grup kendine bu ismi yakıştırır. Grup, Kesintisiz Devrim teorisini Mahir’den aynen alarak, yoluna devam etmeye çalışır. Örgüt bazı silahlı eylemlere de girişir, giriştiği bu eylemlerde kayıplar da verir. 1977-1978 yıllarında örgüt içinde ayrışmalar olur. Örgüt, Acilciler, Halkın Devrimci Öncüleri, Dev-Savaş adı altında ayrışmaya uğrar. Dev-Savaş, daha çok Kahraman Maraş çevresinde örgütlü olur, Acilciler, ağırlıklı Hatay olmak üzere güney bölgesinde örgütlü olur, Halkın Devrimci Öncüleri’yse, daha genel olarak, bir çok ilde az-çok örgütlü olur.
Silahlı eylemlerde bulunan kadrolardan, eylem anında hayatlarını kaybedenler olduğu gibi, hayatlarını kaybetmemiş kadrolarının da operasyonlar çervevesinde, gözaltına alındığı, tutuklandığı olmuştur. Bunlardan en önemlileri, İlker Akman’ın Malatya-Beyler Deresi’nde kuşatılarak, yanıdaki iki arkadaşıyla birlikte, devletin kolluk güçleriyle giriştikleri çatışmada katledilmesi, örgüt tarihinde ikinci bir Kızıldere olarak adlandırılmaktadır. İker Akman, Mevcut Durum Ve Devrimci Taktiğimiz adındaki broşürü kaleme almış, hareketin ileri kadrolarındandı.
Bu ayrışmalardan sonra, gruplar kendi yollarını çizerler. Ülkede 12 Eylül askeri faşist darbesinin gerçekleşmesi, bu örgütlerin etkisiz kalmasına, bazılarının da yurt dışına çıkmalarına yol açar. Uzun bir süre sessiz kalan Dev-savaş örgütü, 1990’lı yıllarda Halk Kurtuluş Güçleri adı altında küçük bir grup olarak ortaya çıkar. Bu grup daha sonraları, MLSPB örgütüyle birleşir, birleşim MLSPB çatısı altında olur. HDÖ örgütüyse hala Mahir’in Kesintisiz Devrim teorisinin ve pratiğinin arkasından gider. HDÖ 1990-1992 yıllarında yaptığı bombalama eylemleriyle öncü savaşını verdiğini iddia etmektedir. Daha sonraları bu eylemlerin devam etmediğini, yayınlarında bu çizgilerini terk etmediklerini, aynı teoriyi savunduğunu söyleyebiliriz. Bu grubun en önemli başarısı, bütün Marksist-Leninist klasikleri, kendi yayınları da dahil, başarılı bir şekilde internet ortamına taşımasıdır.
Bunların diğer bir kolu olan Acilciler grubuda 12 Eylülün zor günlerinde Suriye’ye geçti. Daha sonraları Suriye’ye geçmiş olan Engin Erkiner’in, örgütten ayrıldığı, TKEP’e geçtiği, daha sonraları, Avrupa' dan sorumlu MK üyesi olduğunu görüyoruz.
Suriye’de kalan Acil grubu, Mihraç Ural’ın kontrolünde girer. Mihraç Ural, örgütü Suriye istihbaratı olan Muhaberatının kontrolüne sokar. Muhaberat ve Suriye iktidarı, bu Acilciler grubunu, Suriye’de ki Türkiye ve Kürdistan kökenlilerin yaptığı bütün ittifaklara sokar. Acilci’ler var olduğu itifaklara hiç kimse itiraz etmez. Artık Acilciler örgütü, Suriye’nin Hatay’ı geri kazanma örgütü olmuştur. Mihraç Ural’da benim iki ülkem var, Biri Türkiye, diğeri Suriye demektedir.
Son yıllarda Avrupa’da ki Engin Erkiner ve Mihraç Ural’ın arasındaki rekabet büyür. Bir birlerini kıyasıya eleştirirler. Engin Erkiner, Mihraç Ural’ı örgüt içi infazlar yapmak, örgüt elemanlarını TC’ye ihbar etmekle, Acilciler örgütünün Muhaberatın kontrolüne sokmakla suçlar. Mihraç Ural’da Engin Erkiner’i Türk MİT’inin adamı olmakla suçlar. Engin Erkiner yaptığı açıklamalara göre Alman solunda örgütlü olmuş, çalışmalarını orada yürütmektadir. Mihraç Ural ise hala Suriye’de çalışmalarını sürdürmektedir. Acilciler örgütünü, Hatay Kurtuluş Örgütüne dönüştürdüğü söylenebilir. Birkaç gün önce Hatay’da Suriye bayraklı ve Esad resimli mitingin bu grupça yapıldığını söyleyebiliriz. Demek ki, Acilciler örgütü bir Arap örgütü olmuş ve Hatay’da çalışmalarını sürdürüyor.
Mihraç Ural, birkaç gün önce Türkiye’de ki Arap’lar için ana dilde eğitim gibi haklar talep etmişti. Ayrılmak, ayrı bir devlet kurmak istemediklerini açıklamıştı.
Mihraç Ural, gene birkaç gün önce Suriye’den gönderdiği mesajlarda, vasiyetini de açıklamıştı. Buna göre, kendisinin ölümü halinde organlarının, ihtiyaç sahibi fakirlere verilmesini, kalanının da yakılarak ( Dinen günah olduğunu da bildiğini, ama gene de bu isteğinde ısrarlı olduğunu açıklamıştır ) Asi nehrine dökülmesini istemişti. Bu vasiyetini yaptığı günlerde Suriye’de, iktidar ve muhalefet arasında ki çatışmalar zirve yapmış ve Suriye’ye uluslar arası müdahale tartışmaları gündemdeydi. Suriye’de bir kargaşa ve kaos hali yaşanıyordu, geleceği belirsizleşti diyebileceğimiz bir dönemdi. Suriye’de ki iktidar, yani Esad kaybetteğinde, Mihraç Ural’ın da kaybedeceği, geleceğinin kararacağı söylenebilir. İşte Acilciler örgütünün bugünkü geldiği noktanın kısa açıklaması…
Okuma zahmetine katlanan arkadaşlara selamlar,sevgiler, saygılar…
Not : Lütfen yanlışları düzeltin, gördüğünüz eksikleri tamamlayız…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder