31 Mart 2012 Cumartesi

Haziran 1926 İzmir suikasti ve muhalefetin susturulması…

Mustafa Kemal Paşa’ya 1926 yılının haziran ayında İzmir’de suikast yapılacağı yönünde alınan bir ihbar üzerine yapılan soruşturma sonucunda, birinci dönem TBMM üyelerinden Lazistan milletvekili Ziya Hurşit ve arkadaşları İzmir’de yakalandılar.Ziya Hurşit birinci dönem TBMM ‘sinde 2 gruba dahildi.Diğer yandan ihbarın alınmasından hemen sonra Ankara istiklal mahkemesi de soruşturma açmış ve mahkeme derhal İzmir’e gelerek,kapatılmış olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na mensup milletvekillerinin evlerinin aranmasına ve kendilerinin de tutuklanmasını talep etmiştir.Bunun üzrine o sırada TBMM üyesi olan eski Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mensubu milletvekilleri (dokunulmazlıkları olmasına karşın) tutuklandılar.
(…………)
Ankara istiklal mahkemesi 26 Haziran’da İzmirde (aralarında Kazım,Ali Fuat,Refet,Cafer Tayyar,Bekir Sami ve Rüştü(Dadaş) paşalarında bulunduğu) 49 tutuklu sanığı yargılamaya başladı.Mahkeme sonunda 15 kişi idama mahkum oldu.
(………….)
İdam edilmeyenler, Paşalar görevlerinden emekliye ayrıldı, milletvekilleri olanlarda görevlerinden geriye çekildi.
(………….)
Suikast davasıyla daha önce kapatılmış olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası arasında yakın bir bağ kurulmuştu.Öte yandan gerek suikast ve gerekse TCF ile 1918 de kendisini fes ederek ‘’Teceddüt Fırkası’’ adı altında yeniden örgütlenmeye çalışan,İttihat ve Terakki Cemiyeti arasında yakın ve organik ilişkiler olduğu öne sürülmüştü.

Milli mücadelenin önder kadroları arasında ittihatçı kökenli çok sayıda asker-sivil bürokrat vardı.Gerçekte milli mücadeleyi yöneten asker-sivil kadrolar büyük ölçüde İttihat ve Terakki’den geliyordu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin gerek birinci dünya savaşından sonra yurt dışında çıkmak zorunda kalmış kadroları,gerekse yurtiçinde kalabilmeyi başarabilmiş kadroları,milli mücadeleye destek olmuşlardı,ancak bu kadrolar,Mustafa Kemal’in Ankara’da gittikçe artan otoritesine karşı da hep kuşkulu davranmışlardı.

Ankara hükümeti de yurt içinde ve yurt dışında kalmış milli mücadeleye destek veren ittihatçı eski kadroların bir kısmını tamamen kendi yanına almayı başarmışsa da,ittihatçı kadroların geniş bir kesimi (özellikle İstanbul’da kalan ittihatçı kadrolar) Ankara hükümeti (dolayısıyla da Mustafa Kemal Paşa ) ile bütünleşmekten sonuna kadar kaçınmışlardı.
Cumhuriyetin ilanından sonra da yurt içinde ve yurt dışında bir araya gelerek,eski İttihat Terakki Cemiyeti tabanında örgütlenmeye çabalayan ve siyasal iktidar mücadelesinde,Ankara hükümeti açısından ciddi siyasal rakip sayılan eski ittihatçıların siyasal girişimleri yakından izleniyordu.Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşunda ve faaliyetlerinde de eski ittihatçıların rolü üzerinde durulmuştu.

İzmir suikasti davası ile hem Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasın’dan arta kalmış olan muhalefet grubu,hem de meclis içinde ve dışında kalan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin son siyasal kadroları tasfiye edilmek istendi.

Bu amaçla da Ankara İstiklal Mahkemesi, İzmir’de ki yargılamalarını bitirdikten sonra, yeniden Ankara’ya döndü ve burada eski ittihatçıları 2 Ağustos’da yargılamaya başladı.
(…………)
İzmir suikasti davasının siyasal sonuçları çok önemlidir : Tarir-i Sukün kanunun dan sonra hükümet her ne kadar muhalif basın organlarını yasaklamış ve kapatmışsa da, muhalefet dağınık bir biçim de de olsa varlığını sürdürüyordu.İzmir suikasti davası ve İstiklal Mahkemeleri kanalı ile meclis’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasın’dan arta kalan milletvekili grubuyla meclis içinde ve dışında toparlanmaya çalışan eski ittihatçi siyasal kadrolar tasfiye edildiler.Bu arada milli mücadelenin içinceki önder kadroların arasındaki parçalanma da son aşamasına erişmiş ve Mustafa Kemal Paşa’nın yanında kalan grup diğer grubu yargılama noktasına kadar gelmişti.Davanın sonunda Mustafa Kemal Paşa’nın iktidarına  karşı geriye kalan cılız nitelikteki son muhalefet de siyaset sahnesinden tamamen silindi.

Türkiye Cumhuriyeti Takrir-i Sukün Kanunu ile girdiği süreci İzmir suikasti davasıyla tamamladı:bu tarihten itibaren ülkede açık bir muhalefet kalmadı ve Mahmut Goloğlu’nun deyimi ile ‘’Tek-Partili Cumhuriyet’’kurulmuş oldu…


Sonuç:
Demek ki İttihat ve Terakki ile Cumhuriyeti kuran ekip arasında bir birliktelik ve devamlılık vardır.Cumhuriyet rayına oturup, güçlendiğinde uyduruk mahkemelerle muhalefedini idama götürmüştür.Bu idama gönderilenlerde Cumhuriyetin kurucu kadrolarıdır.Bu olay Mustafa Kemal Paşa ve grubunun hiç de Demokratik olmadığını gösterir.İttihat Terakkinin 1915 Ermeni soykırımını yaptığını biliyoruz.Daha sonra da milli mücadeledenin önder kadroları olarak yer almışlardır.



Kaynak :
Siyasal Tarih Cemil Koçak/Sayfa – 102-103-104 /Türkiye Tarihi-4. cilt /
Çağdaş Türkiye 1908-1980
Yayın yönetmeni Sina Akşin (Mete Tunçay,Cemil Koçak,Hikmet Özdemir,Korkut Boratav,Selahaddin Hilav,Murat Kataoğlu,Ayla Ödekan ile birlikte )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder