Türk ırkçılığının, öncülüğünü yapanlar gerçekten ne kadar Türk tür? Türkiye’de Türk olanların, hiç biri Türkçülük yapmıyor. Zaten buna da ihtiyaçları yoktur. Türkmenistan’dan Anadolu ya gelip yerleşen Türkmenler, hem Osmanlı döneminde, hem de Cumhuriyet döneminde sürekli devletin dışına itildiler. Buna rağmen ...hiçbir zaman Türk ırkçılığı yapmadılar. Cumhuriyet döneminde Türk ırkçılığının büyük itibar görmesine rağmen yine yapmadılar.
Türkmenistan’dan gelen Türkmenler, Orta Anadolu’da, Alevi Kürtlerle karışık yaşayan Aleviler; Toroslar’daki yörük Aleviler ve Ege’deki tahtacı Alevilerdir. Bunlar Osmanlı döneminde sürekli aşağılanmış ve hatta kitlesel katliamlara uğramışlardır. Cumhuriyet döneminde de sürekli devletin kenarında bırakılmışlardır.
Balkan muhacirleri, Karadeniz Pontus Rumları’nın torunları ve Anadolu’da yerleşik bazı azınlıklar Türk ırkçılığını yapıyorlar. Bazen de bunlar kendilerini kabul ettirebilmek için aklın ve mantığın sınırlarını bile zorluyorlar. Burada, bu sınırları aşan bazı Ermenileri anlatmaya çalışacağım.
Sabiha Gökçen; Atatürk’ün manevi kızıdır. Bu daha önce de yazıldı. Atatürk bu kızı bir yetimhaneden alıp evlatlık edinmiştir. Atatürk küçük kızına, zil zurna âşık olduğu ve kendisinden 19 yaş küçük Vahdettin’in küçük kızı prenses Sabiha’nın adını verdi. Böylece küçük Sabiha’nın bir Müslüman adı oldu ve daha sonra, Gökçen soyadını alarak, Sabiha Gökçen oldu. Sabiha Gökçen dünyada ilk kadın savaş pilotu olmanın yanında, yine dünyada savaşa katılan ilk kadın pilot olma özelliğini de taşıyor. Çünkü Sabiha Gökçen 1938 Dersim katliamında, Dersim’in köylerine tonlarca bomba yağdırdı. Binlerce, Dersimli bu bombalarla can verdi.
Hafize Özal; Turgut Özal’ın annesi, Malatya’nın Tecde köyünde önceleri Ermeni papazı, daha sonra din değiştirip, hocalık yapan meşhur cinci hocanın kızıdır. Hafîze hanım büyüyünce, yine Ermeni kökenli, Çemişgezek göçmeni olan Turgut Özal’ın babası ile evlendi. Çocukları da dahil hepsi tarikat üyesidirler.
Recai Kutan; Adıyaman’ın Sincik ilçesine bağlı Kotan köyünden, aslen Ermeni olan Ismail Efendi’nin oğlu olarak Malatya’nın Nebioğlu Sokağı’nda dünyaya geldi. Özallar da aynı sokak da oturdukları için, tanışmışlıkları çok eskiye dayanır. Sadece tanışmışlıkları degil, tarikat üyelilikleri de o yıllara dayanır. Başından beri Necmettin Erbakan’ın sağ kolu olan Recai Kutan şu anda SP Genel Başkanıdır.
Oguzhan Asiltürk; kendisine asil bir soyadı da seçen Oğuzhan, Malatya’nın Hekimhan ilçesinin Zorban köyünde dünyaya geldi. Ermeniliğini terk edip tarikat üyeliğini benimsemesi, yaşı kadar eskidir.
Devlet Bahçeli; Aslen Siverek Ermenilerinden bir ailenin çocuğudur. Ailesi Siverek’ten göçüp, Bahçe ilçesine yerleşti. Küçük Devlet burada dünya ya geldi. Özellikle üniversite yıllarında, Türk ırkçılığının öncü kadrolarındandır. Atatürk Üniversitesi’ndeki bu çabaları, onu daha sonra MHP’nin Genel Başkanlığı’na taşıdı. Şu anda Türkçülük hareketinin en önemli şahsiyetlerindendir.
Hasan Celal Güzel; ANAP’ta bakanlık da yapan Güzel şu anda YDP Genel Başkanı’dır. Hasan Celal, aslen Antepli olan ermeni bir ailenin çocuğudur. Hasan Celal’in ailesi, Antep’de devletle ilişkileri deşifre olduktan sonra gelip Malatya’ya yerleşti. Küçük Hasan Celal Malatya’da traktör pazarlamacısı Kamil Güzel’in oğlu olarak dünya ya geldi. Başarılı bir devlet adamı olduğu gibi, yeminli bir Kürt ve Ermeni düşmanıdır.
Mehmet Ağar; aslen Ağınlı olan Ermeni bir ailenin çocuğudur. Küçük Mehmet, Elazığ’da meşhur Kürt Zülküf’ün oğlu olarak dünyaya geldi. Kürt Zülküf 68’lilerin korkulu rüyası olan işkenceci toplum polis müdürünün ta kendisidir. Kürt lakabını da Ermeniliğine örtü olarak kullanıyordu. Mehmet Ağar her yasadışı olaya adı karışan başarılı bir devlet adamı ve gençliğinden beri yeminli bir devlet hizmetkarıdır. Devletin her kademesindeki başarılı hizmetlerinin yanısıra, başarılı bir sorgucu olarak da bilinen Ağar, şu anda DYP Genel Başkanı olarak 2007 yılında yapılacak genel seçimlerde Başbakan adayıdır.
Mehmet Keçeciler; Türkiye de gericilikden bahis açılınca ilk akla gelen isimlerin başında gelir. Keçeciler de devletin her kademesinde, büyük hizmetleri olan, başarılı bir devlet adamıdır.
Mesut Yılmaz; şu sıralar siyasete yeniden başlamak için, salvo yapmaya başlayan Yılmaz, Rize’nin Hemşin Ermenilerindendir. Mesut Yılmaz, başbakanlık da dahil, devletin her kademesinde başarılı görevlerde bulunmuş bir devlet adamıdır.
Murat Karayalçın; Mesut Yılmaz ile aynı köydendir. Hemşin Ermenilerinden olan Karayalçın, ailesi ile Yılmaz ailesi kavgalı oldukları için, Karayalçın ailesi Samsun’a göçmek mecburiyetinde kaldı. Küçük Murat, Samsun’da dünyaya geldi. Karayalçın başarılı bir insan olduğu için, Kenan Evren’in ilk atadığı bürokrattır. Bu başarısını Evren’in atamasıyla Kent – Koop Genel Başkanlığı’nda da sürdürdü. Şu anda SHP Genel Başkanlık görevini başarıyla sürdürüyor.
Karayalçın’ın en önemli özelliği, Ankara Siyasal Bilgiler’de öğrenciyken Mehmet Ağar, Mehmet Keçeciler ve Hasan Celal Güzel gibi bazı arkadaşlarıyla, Arapkirliler Grubu’nu oluşturarak Uluç Gürkan’a karşı öğrenci birliği başkanlığına aday olmasıdır.
Aslında bu gruptan olanların hiçbiri Arapkirli değildir ve hepsi de Ermeni kökenlidir.
Ayrıca hepsi de ülkücü eğilimlidirler. Seçimi kaybeden Karayalçın, CHPli Uluç Gürkan’ı tehdit etmeye başladı. O yıllarda aynı okulda öğrenci olan devrimci hareketin önderlerinden Mahir Çayan’dan zılgıtı yiyince yerine oturdu.
Mehmet Ali Ağca, Oral Çerlik ve Mehmet Özbay gibi ülkücü camiada da çok sayıda Ermeni kökenli var. Bunların hepsini teker teker saymaya gerek yok.
Ben burada sadece kamuoyunun da tanıdığı bazı Ermenilerin isimlerini verdim. Türkiye’de kimliğini inkar ederek yaşamını sürdüren 300 binden fazla Ermeni olduğu söyleniyor. Bu ürkütücü bir sonuç. Bu sonuç Türkiye’de Ermeni olarak yaşamanın, ne kadar zor olduğunun açık delilidir.
Kimliğini inkar ederek yaşamını sürdürenlere hiçbir sözümüz yoktur. Onları anlayışla karşılıyoruz. Ancak Ermeni olduğunu bile bile Türk ırkçılığı veya Türk- Islam sentezinin savunuculuğunu yapanları anlamakta zorluk çekiyoruz. Hele bunların Türkiye’deki gayrımüslimlere ve Kürtlere karşı düşmanca tavırları anlaşılır gibi değil.
Bir insan her zaman din değiştirebilir. Bu onun doğal hakkıdır. Ama bir insan hiçbir zaman ait olduğu ırkını değiştiremez. Bunların hangi koşullarda bu duruma geldikleri ilginç değil mi?
Hz. Muhammed’in bir hadisi şerifi vardır. Diyor ki; “Çocuk kimin yatağında dünyaya gelmiş ise, ona aittir.” Bu hadise uygun olan, bir de atasözü vardır: Aslını inkar eden haramzadedir.
Ben bir insan olarak bunların düştükleri bu duruma üzülüyorum. Mesela Mehmet Ağar, insanların yüzüne bakacak yüzü olmadığı için sürekli renkli gözlük kullanır. Diğerlerinin gözlerinde sürekli suçluların telaşını görmek mümkün. Ama bunları neden yapıyorlar, anlamak mümkün değil.
Ben burada sadece bazı Ermenileri yazdım. Belki de Ermeniler, Anadolu’nun yerli halklarından olduğu için yazdım. Muhacir Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Çerkezler ve Pontus Rumları da aynı durumda.
Cumhuriyet tarihinde hiçbir Türkmen Cumhurbaşkanı olmadı. Hiçbir Türkmen Başbakan da olmadı. Hiçbir Genelkurmay Başkanı da Türkmen degil.
Türk olabilmek için, sadece müslümanım, Türküm demek yeterli mi? Onu da bilmiyorum. Ama; keçinin ben koyunum demekle koyun olamayacağını biliyorum.
Bir Ermeni örneği daha. 12 Eylül Cuntası döneminde yüzbinlerce insan gözaltına alındı ve haftalarca işkence gördü. Ama bunların arasında Garbis Altunyan isminde birisi vardı ki sadece solcu olduğu için değil, aynı zamanda Ermeni olduğu için de tam 270 gün işkencede kaldı. Bunun 34 gününü aslan kafesinde geçirdi. Yıllarca cezaevinde yattı ve şu anda işkenceden sakat kalmış bir insan olarak yaşamını Avrupada sürdürüyor.
İbrahim Aksoy
Ağustos 2006
Türkmenistan’dan gelen Türkmenler, Orta Anadolu’da, Alevi Kürtlerle karışık yaşayan Aleviler; Toroslar’daki yörük Aleviler ve Ege’deki tahtacı Alevilerdir. Bunlar Osmanlı döneminde sürekli aşağılanmış ve hatta kitlesel katliamlara uğramışlardır. Cumhuriyet döneminde de sürekli devletin kenarında bırakılmışlardır.
Balkan muhacirleri, Karadeniz Pontus Rumları’nın torunları ve Anadolu’da yerleşik bazı azınlıklar Türk ırkçılığını yapıyorlar. Bazen de bunlar kendilerini kabul ettirebilmek için aklın ve mantığın sınırlarını bile zorluyorlar. Burada, bu sınırları aşan bazı Ermenileri anlatmaya çalışacağım.
Sabiha Gökçen; Atatürk’ün manevi kızıdır. Bu daha önce de yazıldı. Atatürk bu kızı bir yetimhaneden alıp evlatlık edinmiştir. Atatürk küçük kızına, zil zurna âşık olduğu ve kendisinden 19 yaş küçük Vahdettin’in küçük kızı prenses Sabiha’nın adını verdi. Böylece küçük Sabiha’nın bir Müslüman adı oldu ve daha sonra, Gökçen soyadını alarak, Sabiha Gökçen oldu. Sabiha Gökçen dünyada ilk kadın savaş pilotu olmanın yanında, yine dünyada savaşa katılan ilk kadın pilot olma özelliğini de taşıyor. Çünkü Sabiha Gökçen 1938 Dersim katliamında, Dersim’in köylerine tonlarca bomba yağdırdı. Binlerce, Dersimli bu bombalarla can verdi.
Hafize Özal; Turgut Özal’ın annesi, Malatya’nın Tecde köyünde önceleri Ermeni papazı, daha sonra din değiştirip, hocalık yapan meşhur cinci hocanın kızıdır. Hafîze hanım büyüyünce, yine Ermeni kökenli, Çemişgezek göçmeni olan Turgut Özal’ın babası ile evlendi. Çocukları da dahil hepsi tarikat üyesidirler.
Recai Kutan; Adıyaman’ın Sincik ilçesine bağlı Kotan köyünden, aslen Ermeni olan Ismail Efendi’nin oğlu olarak Malatya’nın Nebioğlu Sokağı’nda dünyaya geldi. Özallar da aynı sokak da oturdukları için, tanışmışlıkları çok eskiye dayanır. Sadece tanışmışlıkları degil, tarikat üyelilikleri de o yıllara dayanır. Başından beri Necmettin Erbakan’ın sağ kolu olan Recai Kutan şu anda SP Genel Başkanıdır.
Oguzhan Asiltürk; kendisine asil bir soyadı da seçen Oğuzhan, Malatya’nın Hekimhan ilçesinin Zorban köyünde dünyaya geldi. Ermeniliğini terk edip tarikat üyeliğini benimsemesi, yaşı kadar eskidir.
Devlet Bahçeli; Aslen Siverek Ermenilerinden bir ailenin çocuğudur. Ailesi Siverek’ten göçüp, Bahçe ilçesine yerleşti. Küçük Devlet burada dünya ya geldi. Özellikle üniversite yıllarında, Türk ırkçılığının öncü kadrolarındandır. Atatürk Üniversitesi’ndeki bu çabaları, onu daha sonra MHP’nin Genel Başkanlığı’na taşıdı. Şu anda Türkçülük hareketinin en önemli şahsiyetlerindendir.
Hasan Celal Güzel; ANAP’ta bakanlık da yapan Güzel şu anda YDP Genel Başkanı’dır. Hasan Celal, aslen Antepli olan ermeni bir ailenin çocuğudur. Hasan Celal’in ailesi, Antep’de devletle ilişkileri deşifre olduktan sonra gelip Malatya’ya yerleşti. Küçük Hasan Celal Malatya’da traktör pazarlamacısı Kamil Güzel’in oğlu olarak dünya ya geldi. Başarılı bir devlet adamı olduğu gibi, yeminli bir Kürt ve Ermeni düşmanıdır.
Mehmet Ağar; aslen Ağınlı olan Ermeni bir ailenin çocuğudur. Küçük Mehmet, Elazığ’da meşhur Kürt Zülküf’ün oğlu olarak dünyaya geldi. Kürt Zülküf 68’lilerin korkulu rüyası olan işkenceci toplum polis müdürünün ta kendisidir. Kürt lakabını da Ermeniliğine örtü olarak kullanıyordu. Mehmet Ağar her yasadışı olaya adı karışan başarılı bir devlet adamı ve gençliğinden beri yeminli bir devlet hizmetkarıdır. Devletin her kademesindeki başarılı hizmetlerinin yanısıra, başarılı bir sorgucu olarak da bilinen Ağar, şu anda DYP Genel Başkanı olarak 2007 yılında yapılacak genel seçimlerde Başbakan adayıdır.
Mehmet Keçeciler; Türkiye de gericilikden bahis açılınca ilk akla gelen isimlerin başında gelir. Keçeciler de devletin her kademesinde, büyük hizmetleri olan, başarılı bir devlet adamıdır.
Mesut Yılmaz; şu sıralar siyasete yeniden başlamak için, salvo yapmaya başlayan Yılmaz, Rize’nin Hemşin Ermenilerindendir. Mesut Yılmaz, başbakanlık da dahil, devletin her kademesinde başarılı görevlerde bulunmuş bir devlet adamıdır.
Murat Karayalçın; Mesut Yılmaz ile aynı köydendir. Hemşin Ermenilerinden olan Karayalçın, ailesi ile Yılmaz ailesi kavgalı oldukları için, Karayalçın ailesi Samsun’a göçmek mecburiyetinde kaldı. Küçük Murat, Samsun’da dünyaya geldi. Karayalçın başarılı bir insan olduğu için, Kenan Evren’in ilk atadığı bürokrattır. Bu başarısını Evren’in atamasıyla Kent – Koop Genel Başkanlığı’nda da sürdürdü. Şu anda SHP Genel Başkanlık görevini başarıyla sürdürüyor.
Karayalçın’ın en önemli özelliği, Ankara Siyasal Bilgiler’de öğrenciyken Mehmet Ağar, Mehmet Keçeciler ve Hasan Celal Güzel gibi bazı arkadaşlarıyla, Arapkirliler Grubu’nu oluşturarak Uluç Gürkan’a karşı öğrenci birliği başkanlığına aday olmasıdır.
Aslında bu gruptan olanların hiçbiri Arapkirli değildir ve hepsi de Ermeni kökenlidir.
Ayrıca hepsi de ülkücü eğilimlidirler. Seçimi kaybeden Karayalçın, CHPli Uluç Gürkan’ı tehdit etmeye başladı. O yıllarda aynı okulda öğrenci olan devrimci hareketin önderlerinden Mahir Çayan’dan zılgıtı yiyince yerine oturdu.
Mehmet Ali Ağca, Oral Çerlik ve Mehmet Özbay gibi ülkücü camiada da çok sayıda Ermeni kökenli var. Bunların hepsini teker teker saymaya gerek yok.
Ben burada sadece kamuoyunun da tanıdığı bazı Ermenilerin isimlerini verdim. Türkiye’de kimliğini inkar ederek yaşamını sürdüren 300 binden fazla Ermeni olduğu söyleniyor. Bu ürkütücü bir sonuç. Bu sonuç Türkiye’de Ermeni olarak yaşamanın, ne kadar zor olduğunun açık delilidir.
Kimliğini inkar ederek yaşamını sürdürenlere hiçbir sözümüz yoktur. Onları anlayışla karşılıyoruz. Ancak Ermeni olduğunu bile bile Türk ırkçılığı veya Türk- Islam sentezinin savunuculuğunu yapanları anlamakta zorluk çekiyoruz. Hele bunların Türkiye’deki gayrımüslimlere ve Kürtlere karşı düşmanca tavırları anlaşılır gibi değil.
Bir insan her zaman din değiştirebilir. Bu onun doğal hakkıdır. Ama bir insan hiçbir zaman ait olduğu ırkını değiştiremez. Bunların hangi koşullarda bu duruma geldikleri ilginç değil mi?
Hz. Muhammed’in bir hadisi şerifi vardır. Diyor ki; “Çocuk kimin yatağında dünyaya gelmiş ise, ona aittir.” Bu hadise uygun olan, bir de atasözü vardır: Aslını inkar eden haramzadedir.
Ben bir insan olarak bunların düştükleri bu duruma üzülüyorum. Mesela Mehmet Ağar, insanların yüzüne bakacak yüzü olmadığı için sürekli renkli gözlük kullanır. Diğerlerinin gözlerinde sürekli suçluların telaşını görmek mümkün. Ama bunları neden yapıyorlar, anlamak mümkün değil.
Ben burada sadece bazı Ermenileri yazdım. Belki de Ermeniler, Anadolu’nun yerli halklarından olduğu için yazdım. Muhacir Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Çerkezler ve Pontus Rumları da aynı durumda.
Cumhuriyet tarihinde hiçbir Türkmen Cumhurbaşkanı olmadı. Hiçbir Türkmen Başbakan da olmadı. Hiçbir Genelkurmay Başkanı da Türkmen degil.
Türk olabilmek için, sadece müslümanım, Türküm demek yeterli mi? Onu da bilmiyorum. Ama; keçinin ben koyunum demekle koyun olamayacağını biliyorum.
Bir Ermeni örneği daha. 12 Eylül Cuntası döneminde yüzbinlerce insan gözaltına alındı ve haftalarca işkence gördü. Ama bunların arasında Garbis Altunyan isminde birisi vardı ki sadece solcu olduğu için değil, aynı zamanda Ermeni olduğu için de tam 270 gün işkencede kaldı. Bunun 34 gününü aslan kafesinde geçirdi. Yıllarca cezaevinde yattı ve şu anda işkenceden sakat kalmış bir insan olarak yaşamını Avrupada sürdürüyor.
İbrahim Aksoy
Ağustos 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder