31 Mart 2012 Cumartesi

Zazaların jeo-politiği ve jeo-teolojisi

Özelde Bingöl ve Zazaların ağılıklı yaşadığı diğer illerde Zaza nüfus son referandum sonuçlarından da anlaşılacağı üzere BDP yörüngesinde hareket etmemiştir. Bunda en önemli etken Zazaların medrese geleneğine bağlılığıdır.
Türkiye Anayasa referandum paketini yüzde 58 oyla kabul ederek özgürlüklerden yana olan tavrını gösterdi. Referandum sonucu Türkiye’de siyasi algının bölgeler özelinde dar kapsamda da olsa değiştiğinin ifadesi oldu. Bu bağlamda özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan Zazaların siyasi tercihleri Kürt siyasetinde belirgin bir kırılma yaşandığını gösteriyor. Zazaların en yoğun yaşadığı kentlerden biri olan Bingöl’ün siyasi tercihi ise özelde Zazaların hassasiyetlerini ortaya koyması bakımından dikkat çekici. Türkiye’de Zazalar öteden beri Kürtçe’nin bir lehçesini konuşan insanlar olarak anıldılar. Ancak son yıllarda özellikle Avrupa’da yaşayan Zaza diasporası, Zazaların ayrı bir millet olduğunu iddia etmeye başladı. Bununla birlikte Zazaların Türk ırkından geldiği ya da  Persli olduğunu söyleyen bilimsel görüşler de mevcut. Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde açılan “Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü”nde görevlendirilen Kürt akademisyenler, siyasi Kürtçü tezlere uygun şekilde hazırlayıp YÖK’e sundukları bir raporda, Zazaları Kürtlerin bir alt grubu olarak gösterdiler. Bunlan bahsi diğer, burada Zazaların son referandumda siyasi tercihlerinin neden BDP ile örtüşmediğini incelemeye çalışacağım.
Referandum sonuçları gösterdi ki Zazalar BDP çizgisindeki siyasete oy vermiyor. Alevi Zazalar da CHP’den tam anlamıyla kopmuş değil. Türkiye’de yaklaşık olarak dört milyon civarında olan Zazaların üçte biri Alevi, diğerleri de Sünni Müslümanlardan oluşuyor. Dersim aşiretlerinden oluşan Alevi Zazalar, Koçgiri (Zara, Kangal, Ulaş, Divriği)’de, Varto-Hınıs, kısmen Bingöl ve Kayseri’nin Sarız ilçesinde meskun iken, Sünni Zazalar da Elazığ, Bingöl, Diyarbakır, Siverek, Adıyaman, Aksaray, Mutki, Sason bölgelerinde yaşıyor. 12 Eylül’de yapılan Anayasa Referandumuna Zazaların yoğun olarak yaşadıkları yerlerde katılım en az yüzde 51 en çok yüzde 97 oldu. Ortalama yüzde 75’lerdeydi.
Boykot kararına boykot
Sünni Zazalar gibi, Alevi Zazaların da büyük kısmı BDP’nin boykot kararını dinlemeyerek sandığa gitti. Genel tabloya Muş’un Varto ilçesi yüzde 26, Diyarbakır’ın Dicle ve Kulp ilçeleri ise yüzde 39 ile genel tabloya aykırı bir rakam çizdi. Referandum sonuçlarına göre BDP, Tunceli, Bingöl ve Adıyaman’daki Alevi Kürt ve Zazalardan bazılarını CHP’den az da olsa koparabildi. Ancak Tunceli, Bingöl ve Adıyaman Alevilerinin CHP ile bağları hala sürüyor ve çok az bir kısmı BDP’ye destek veriyor. Sünni Zaza Kürtleri de BDP’ye mesafeli duruyor; Bingöl, Elazığ, Siverek, Gerger, Hani, Eğil, Çermik, Kulp seçim sonuçları buna örnek teşkil ediyor. Zazalarda dini inancın etkinliği ta kadim dönemlere kadar gider. Osmanlı döneminde dahi bölge halkının dini inançlara olan bağlılığı dikkat çekmiştir. Hatta bazı bilim adamları, geçmişte Budist olan ve daha sonra Müslüman olan Bermeki ailesinin Abbasi Sultanı Harun Reşid tarafından liderleri Halid Bermeki’nin öldürülmesinden sonra Bingöl-Diyarbakır arasındaki bölgeye sürgün edildiği belirtiliyor. Şeyh Said isyanına Bingöllülerin geneli yani Zazaların çoğu destek vermiştir ve onlar isyanın ırki bir nedenden değil dini bir endişeden dolayı gerçekleştiğine inanırlar.
Zaza nüfusunun en baskın olduğu kentlerden olan Bingöl’ün siyasi tercihi Türkiye’de ezberleri bozan bir anlayış sergiliyor. Yüzde 80 Zaza nüfusu barındıran Bingöl, bağrından Sait Elçi, Zeki Adsız ve Sait Kırmızıtoprak gibi Kürt ulusalcıları ile PKK’nın ilk kadrolarından Hayri Durmuş, Mehmet Karasungur, Resul Altınok, Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, Yeşil kod adı ile bilinen Mahmut Yıldırım ve Şeyh Said hadisesinden dolayı Diyarbakır’da idam edilen 47 kişiyi çıkarmıştır. Bingöl insanı ile devlet arasındaki ilişki “korku ve himaye paradoksuna” bağlıdır. Bingöl 82 Anayasası’na yüzde 90 ‘hayır’ verirken, 12 Eylül Anayasa Referandumunda sandığa gidenlerin yüzde 95’ten fazlası da ‘evet’ oyu kullandı. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde de yüzde 73’lük oy oranıyla AK Parti’ye üç milletvekili kazandıran Bingöl, Cumhurbaşkanlığı oylamasında yüzde 70 oranında Abdullah Gül’e destek verirken bu korku ve himaye paradoksunu sandığa yansıtmıştır.
Medrese geleneği hâlâ yaşıyor
 Bingöl 12 Eylül yönetimi tarafından âdeta cezalandırıldı ve şehre pek yatırım yapılmadı. Referandumdan sonra özellikle din görevlileri çok zor durumda kaldı. İlde görev yapan din adamları, `hayır` oylarının baş sorumlusu olarak görüldü. 83 imam-hatip, apar topar camisiz ve cemaatsiz yerleşim birimlerine tayin edildi. Çünkü, Bingöl halkı her türlü baskıya, içe kapanarak ve din olgusuna sarılarak kendini savunmaya aldı. Bingöl AK Parti’ye yüzde 73 oy verirken, ya da Anayasa Referandumu süreçlerinde tercihini kendine özgü şekilde farklı bir biçimde ortaya koyarken Kemalizm’e olan karşıtlığı üzerinden hareket etti. Bingöl, Kemalizm’e karşı büyük bir öfke duyar. Türkçü-Kürdü de, dincisi de ulusalcısı da Kemalist devletle mesafelidir. Bunda en büyük etki Bingöl âlim ve şeyhlerinin medrese geleneğinden gelmeleridir. Hizbullah’ta PKK’ya nazaran Hizbullah içinde birçok Bingöllünün bulunmasının ana sebebi de Kemalizm ve din olgusu üzerinden tahlil edilmektedir.
Bingöl halkının en önemli özelliği birlikte hareket etmeleridir... Bingöl’de dini aidiyetler bölge illeriyle kıyaslandığında daha ağır basmaktadır. Bingöl’de aşiretçilik ve ağalık sistemi de çok güçlü değildir. Beylik sistemi olsa da bu beyler de medrese hocalarına ve şeyhlere bağlıdır. Nüfuzu geniş olan aileler vardır. Partiler seçimlerde genelde nüfuzu geniş olan aileler veya şeyh aileleri içerisinde birini aday gösteriler. Bingöl’de (özellikle Zazalar arasında) medrese kültürünün çok güçlü etkisi vardır. Hemen her aileden bir ya da iki kişi medresede okumuştur. Yani 10 kişilik bir aileden mutlaka ikisi medrese mezunudur veya orada uzun yıllar eğitim almıştır.
PKK’nın Zaza damarı zayıf
Özellikle şeyhlik kurumu Bingöl’de çok güçlü dini dinamiklerle beslenip toplumun büyük çoğunluğunda meşruiyetini kazanmıştır. Bu nedenle şeyhlik kurumu Bingöl’deki diğer sosyolojik birimler üzerinde otorite sahibi olup, siyasal ve geleneksel konularda lokomotif görevini görüyor. Öyle bir 1925 yılında daha Cumhuriyet yeni kurulmuşken, dini inançların tehlikede olduğunu düşünen Bingöl Şeyhleri bu konuyu görüşmek üzere Çan Köyü’nde bir toplantı gerçekleştirmiştir. Böylesine güçlü bir muhafazakarlık geleneğinden gelen Bingöl halkı, Batılı, modern yaşam biçiminin dayatmalarına karşı da ciddi bir refleks gösteriyor. Her ne kadar Bingöl’de feodal kültür ve aşiretlerin baskınlığı söz konusu olsa bile şeyhlik kurumu bu iki güçlü aidiyet olgusunu kendi denetiminde dini referans alarak kontrol altında tutabiliyor.
Son dönemlerde Kürt siyasi hareketi Bingöl’de fakirlik, cehalet, eğitimsizlik, zulmün ve geri kalmışlığın sebebini şeyhlik, beylik, ağalık ve İslamiyeti kullanan sınıfın devletle girdiği dirsek temasından kaynaklandığını iddia etse de bu söylem Bingöl’de ciddi anlamda taraftar bulmuyor. Her ne kadar Öcalan, Kürt Dosyası’nda gazeteci Rafet Ballı’nın sorularına verdiği cevapta “PKK’da sentez var. Alevi yörelerde ve Zazaların olduğu yerlerde de PKK gelişiyor. Mesela Bingöl’de hızlı gelişmeler yaşanıyor.” demiş olsa da PKK’daki sentezin Zaza damarı çoktandır PKK’yı terk etmiş durumda.
NEVZAT ÇİÇEK Gazeteci Yazar  25 Ekim 2010 Pazartesi
http://www.stargazete.com/acikgorus/zazalarin-jeo-politigi-ve-jeo-teolojisi-304211.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder