30 Mart 2012 Cuma

Osmanlı’da İttihat Terakki’nin Doğuşu Ve İktidarı-I

İttihat ve Tarakki’ye gelmeden önceki sürece bakış…
Rusya’da Büyük Katarina dönemi ( 1762 – 1796 ) Osmanlı devleti’nin yönettiği Hıristiyan milliyetlerin oluşturduğu bir kitlenin kaderine Avrupanın aktif ilgi gösterdiği bir dönemle çakıştı. Büyük Katerina’nın 1768’e kadar Türkiye’ye (Osmanlı b.n.) karşı verdiği başarılı savaşlar sonunda imzalanan Küçük kaynarca Antlaşması’nın ( 21 Temmuz 1774 ) 7. maddesi, bütün Ortadoks Kilisesi üyeleri adına ve bütün Ortadoks tebayı ( Grekler ve Bulgarlar gibi ) kapsayacak şekilde arabuluculuk yapma hakkını Ruslara verdi.
(……..)
Yunan bağımsızlık savaşı ( 1821 – 1830 )
(……..)
İngiltere ve Rusya serüvenliği altında Yunanistan’a sınırlı bir özerklik sağlamak için işbirliği yaptılari. Daha sonra Fransa’nın katılımıyla Londra anlaşması yaptılar. Osmanlı’ya önerdikleri barış ve şartların kabul edilmemesi, Osmanlı’nın Rusya ile yeni bir savaşa girmesine ve gerek Asya gerekse Avrupa Türkiye’sinde oldukça büyük toprak kayıplarına yol açtı. Savaş Yunanistan’ın tam bağımsızlığıyla sona erdi. ( Osmanlı bu yenilginin ardından şunları yapmak zorunda kaldı: 1839 Gülhane Hatt-ı Hümayunu ve 1856 Islahat Fermanı ile yasalaşan ikiz Tanzimat  ‘’Yeniden düzenleme’’  reformları uygulamaya konuldu )
(……..)
Türk’lerin neden olduğu Kırım savaşı’nın ( 1853 – 1856 ) sonuna doğru büyük güçler barışın ön şartı olarak Gülhane Hatt-ı Humayunu’nun devamını, kendi özgür iradesiyle gerçekleştirmek zorunda olduğunu Türkiye’ye bildirdiler. Türkiye ( Osmanlı ) derhal 18 Şubat  1856 ikinci Osmanlı reform hareketi ile buna karşılık verdi.
(………)
31 Mart 1877 tarihli imzaya hazır Londra protokolu, tam yetkili Osmanlı elçisi tarafından reddedildi.
(………)
24 Nisan’da çar Büyük Güçlerin ortak çabalarının ikna yoluyla sağlayamadığı şeyi güç kullanarak güvence altına almak için ordularına sınırı geçme izni verdi.
Bir yıldan daha kısa bir süre içinde hem Kafkas hem de Balkan cephelerinde yenilgiye uğrayan Osmanlı barış istedi ve Rusya’nın dikte ettirdiği 3 Mart 1878 tarihli Ayastafanos ( San Stafano ) Antlaşması’nın aşağılayıcı ve ezici şartlarına boyun eğmek zorunda kaldı.Avrupa ittifak güçlerinin itirazı ile bu anlaşma 13 Temmuz 1878 yılında Berlin’de yenilendi.

Kaynak:
Ulusal ve uluslararsı hukuk sorunu olarak JENOSİD Vahakn N.DADRIAN sayfa 21-27 Belge yayınları birinci baskı şubat 1995

Sonuç:
Demekki; Türk toplumunun bir hukuk ve yurttaşlık hakları gibi talebi, mücadelesi olmadı.O zamanın beherinde, uluslararası savaşların kaybedilmesine koşut olarak, hukuksal düzenlemelere gidildi.
Demekki savaşlar sürekli kazanılsaydı daha hukuk normlarına da geçilemeyecekti.Bu hukuk normları kabul edilince Osmanlı’nın Müslüman-Türk olan tebası tepki gösterdi, çünkü Osmanlı yurttaşı olan Gayrı-Müslümlere de yasal haklar ve bir statü  tanıyordu. Sözkonusu Hukuk normlarının ilanından dolayı Osmanlı sarayı da memnun değildi, aradan biraz zaman geçince kaldırmaya çalışıyor veya uygulamamaya çalışıyordu.
Gayrı-Müslüm halklar arasında yükselen ticaret burjuvazisi, henüz gelişme aşamasındayken, uluslararası ticarette yetenek kazanması,daha doğrusu,büyük devletlerle iyi ilişkileri olması, onlar üzerinden, Osmanlıya Hukuk, Reform, Tanzimat gibi olayları yaptırıyordu.
İşte bizlerde bugüne kadar ülkede aşağıdan yukarı mücadeleyle neler kazanıldı diye baktığımızda, hiçbir şey kazanılmadığını görürüz.
Bu Hukuksal normlar,Osmanlı-Türk tebasının, Merkezi Osmanlı Devletine karşı dişe-diş bir mücadelesiyle kazanılmış olsaydı, şimdi çok rahat daha ileri konuları tartışıyor olacaktık.
Ne yazık ki; bugünlerde hala bir anayasa nasıl yapılacak ? Yapılacak Anayasayı ne kadar ileriye götürebiliriz ? olayını tartışıyoruz. Kısacası hala mücadelenin başındayız, hala mücadelenin sıfır noktasındayız…

(…………)

‘’Abdulhamit II 23 Aralık 1876’da Kanun-i Esasi’yi (Anayasa’yı) ilan etti.Fakat kısa bir süre sonra Mithat paşa’yı sadrazamlıktan azletti ve sürgüne yolladı.
Ardından tarihimize 93 harbi olarak geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı’nı gerekçe göstererek Meclisi dağıttı ve böylece Birinci Meşrutiyet dönemi son buldu.
(……….)
Birinci Anayasa’nın mimarı olan Mithat paşa’yı, Mahmut paşa’yla birlikte,sürgünde oldukları Taif’de boğdurtarak öldürttü.’’
Emre Kongar / Tarihimizle yüzleşmek / Remzi Kitap evi / Nisan 2006 baskısı / Sayfa 124-133


1889 yılında İstanbul Askeri Tıbbiye Mektebi’nin öğrencileri, Abdulhamid II rejimine karşı gizli bir muhalefet grubu oluştururlar ve adına Osmanlı Birliği Komitesi derler.
(……….)
Önemli olduğu için söyleyelim, hareket Askeri Tıbbiye Mektebi’nin bağrından doğar. Gerçekten askerlik ve hekimlik mesleği, devletin iki kesimidir ki, modernleşme reformlarına XVIII. Yüzyıldan başlayarak o alanlarda gidilmiştir.
(……….)
Bütün bir Jöntürk (İttihat- Terakki) hareketi tarihi boyunca, subaylar ve hekimler, önde gelen bir rol oynayacaktır.
(……….)
Grup, Askeri Akademi, Baytarlık Mektebi, Mülkiye Mektebi, Bahriye Akademisi vb. gibi okullarda yandaş toplar.Daha o zamanlar orduda görev almış subaylarla ulema arasından da taraftar toplar. Grubun hedefi kaldırılmış olan Mithat paşanın Anayasasını tekrar uygulamaya koydurmak.Sloganı ‘’yaşasın anayasa’’ dır.
(……….)
Şubat 1902 yılında Pariste ilk kongre yapılır.Kongreyi Osmanlı liberallerinden oluşan 50 kişilik bir kitle gerçekleştiriyordu. Aslında Jöntürkler yurt dışına dağılmış muhalif öbeklerden oluşuyordu.Bu kongre sonunda hareket ikiye bölünür.Bu bölünmenin öncülüğünü yapanlardan prens Sebahattin avrupa’da çalışmalarını sürdürür. Osmanlıda yapılmak istenen değişiklikleri Avrupalı devletlerin desteğiyle Fransızlar ve İngilizlerin desteğine başvururlar. Diğer bir kanadı da Kahire’de çalışmalara devam eder.Bu kanadın öncülüğünü Ahmet Rıza bey yapar. Kahire’de yayınladığı bir kitapçık ‘’Askerin Ödevi ve Sorumluluğu’’ adını taşır. Bu kitapçığı yayımlarken, Ahmet Rıza bey, gerçekleşmekte olan bir olayı dile getiriyordu: bir nöbet değişikliği oluyor, sürgündeki jöntürk muhalefetinin yerini Türk subayları alıyordu.
(……….)
İttihat Terakki Selanik grubu….
1906 Ağustos’unda Osmanlı Hürriyet Komitesi kurulur.Talat paşada içinde ilk önceleri on üyesi vardır. Talat paşa Selanik Posta idaresinde bir memurdur o sıralarda. Hücreler halinde örgütlenen komite Makedonya toplumunda hızla taraftar bulur ve hücreler şeklinde örgütlenmektedir. Komitenin militanları subay yada memurdur, 1889 da ki gibi Jöntürk hareketinin ilk çekirdeğine oranla, farklılıklar önemlidir: Makedonyalı militanlar artık öğrenci değil, deneyimli insanlarla ve ilişkisi olan çevrelerdir. Şimdi aralarında Türk öğe alabildiğine eğemendir.
Komitenin gelişmesi öncelikle Manastır, İşkodra, Serez gibi garnizon kentlerinde hücreler kuran subaylar aracılığıyla oldu.
Bektaşi ve Melami gibi halktan tarikatlar, tekkeleri genç aydınlar için birer toplantı yeri olduğu ölçüde önemli rol oynadılar. Ne varki Jöntürk ideolojisini yaymadaki en büyük araç, Selanik’teki Mason Locaları oldu. Talat yada Mithat şükrü gibi, komitenin kimi üyeleri de
Masonluğa girmişlerdi. Şunu da eklemeli : Komite, Fransız eğilimli locaların aracılığıyla, Yahudi Burjuvazisiyle temas halindeydi
1907’de Paris’te Ahmet Rıza bey’in yönettiği İttihat ve Terakki Komitesi ile Selanik komitesi arasında temaslar başlar;eylül ayında her iki örgüt birleşme kararı alırlar. Gerçekten artık Selanik Komitesi Jöntürk hareketine egendir; hareketin çekim merkezi Avrupa başkentlerinde Selanik’e kaymıştır.Öte yandan Paris’te yapılan ikinci kongre, Ahmet Rıza Bey, Prens Sebahattin gruplarını ve Daşnak Ermeni militanlarını bir araya getirdi. Bir askeri zorlama git gide kendini dayatmaktadır.
(………)
İçeride iktisadi, sosyal güçlükler, kıtlıklar sürüp gider. Memur ve subayların maaşlarının ödenememesi hoşnutsuzlukları arttırır. Merkezi Osmanlı devletine karşı içte muhalefet hareketleri gelişir. Dışta ağır bir borç yükü altında bağımlılık ilişkileri, daha fazla bağımlılık ilişkilerini getirir.
(……….)
Böyle kargaşa ve kaos ortamında Resneli Niyazi Bey dağa çıkar, Jöntürkler artık harekete geçmiştir.

François Georgeon / Osmanlı İmparatorluğu Tarihi II / XIX Yüzyılın Başlarından Yıkılışa / Sayfa 145- 216 / Çeviren Server Tanilli Adam yayınları ikinci basım Nisan 1999 /  Moderatör : Robert mantran

Bu verilerin ışığında şunları söyleyebiliriz:
-Osmanlı İmparatorluğunun, savaşlarda yenilgi alması içerde hukuki düzenlemelere, Reformlara, Tanzimata gitmeyi zorlamış. Yenilgilerin önüne geçmek için yenilenme ve modernleşme hareketlerine girişilmiştir.
-Aslında İngiltere, Rus ilerlemesinden çekindiği için Osmanlının ayakta kalmasını, Rus ileri hareketine karşı bir tampon bölge olarak kalmasını sağlamıştır. Aksi halde Osmanlı çok önceleri tarih sahnesinden silinecekti. Osmanlı da bu uluslar arası dengeleri gözeterek ondan faydalanmaya çalışmıştır.
-İttihat ve Terakki ilk aşamada öğrenci ve aydınlar arasında oluşmuş, taraftarlarını buradan çıkarmıştır. Abdulhamit II despotizmine karşı mücadele, Anayasanın kabulu ve Meclisin açılması gibi kurumları oluşturmak için teşekkül etmiştir.
-Daha sonraları memurlar ve subaylar arasında taraftar bulmuş ilerleyen süreçte sosyal statüsü olan kişi ve gruplarla ilişkileri gelişmiştir.
-İttihat ve Terakki bir çok grubun birleşimiyle oluşmuştur. Bu oluşum içinde zamanla Selanik grubu önderliği eline geçirmiş, Paris, Londra gibi merkezlerin yerini, Selanik almıştır. Selanik İttihat ve Terakki’nin iktidar yıllarında bile uzun yıllar merkez olma özelliğini sürdürmüştür…
-İttihat ve Terakki ‘ nin ilk yıllarında, muhalefette olduklarında ki sloganları; ‘’HÜRRİYET’’ / ‘’ÖZGÜRLÜK’’ /  ’’VATAN’’ / ’’ADEMİ MERKEZİYETÇİLİK’’ / LİBERALİZM’’ olmuştur. Bunların asıl sloganının ne olduğunu 1915 ‘ lerde Ermeni soykırımını hayata geçirdiğinde anlayacağız.

İttihat ve Terakki’nin İktidar yılları olan1908-1918 yılları periyodunu, bundan sonraki yazımızda inceleyeceğiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder