Önceki bölümümüzde, bir Osmanlı subayı olan Resne’li Niyazi ve yandaşlarının Makedonya’da ( Manastır ) dağa çıkmasıyla, Jöntürk’lerin ( İttihat Terakki’nin ) iktidar yürüyüşünün başlattıklarını yazmıştık. Balkan’lar da görev yapan, Osmanlı subaylarının sık, sık baş kaldırdıklarını, bu başkaldıran , başına buyruk, söz dinlemez olan Osmanlı subaylarını İttihat Terakki’nin kontrolüne aldığını belirtmiştik. Enver Paşa’da bir çok Osmanlı subayı gibi muhalefet etmiş, merkezi Osmanlı hükümetine başkaldırmıştır.O süreçte Balkanlar da, Osmanlı’nın kontrolünde olan halklar, ayrılıkçı eğilimlere yönelmiş ve silahlı hareketlere girişmişlerdi. İşte bu sahada görev yapan Osmanlı subayları da bu isyan eden, gasp edilmiş olan ulusal demokratik haklarını kazanmaya çalışan halkların öncülerine karşı mücadele içindeydiler.
Bu başkaldıran Osmanlı subaylarını bastırmak için çok çeşitli tedbirlere gidildiyse de önü alınamayınca, Abdulhaid II tarafından İstanbul’dan 18.000 kişilik bir askeri kuvvet göndelir. Ancak bu isyanı bastırmak için gönderilen askeri kuvvet, orada isyancılara katılır. Devlet örgütü Abdulhamid II ‘ nin altından kaymıştır, başka çaresi kalmayınca Anayasa’yı ilan etmeyi kabul ettiğini, meclis-i mebusanı açacağını açıklar.
Abdulhamid II Temmuz 1908 ‘ de, daha önce Mithat Paşa ‘nın hazırladığı, Abdulhamid II ‘nin ortadan kaldırdığı 1876 Anayasa’sını yürürlüğe koyduğunu, Parlemanto’yu da açacağını bir irade beyanıyla açıklar.
1908-1918 yıllarına tekabul eden İttihat Terakki iktidarı, bu sürenin ilk beş yılını iktidarı denetleme, uzaktan takip etme biçiminde gerçekleştirir. 1908-1913 dönemi dolaylı, denetleme iktidarı,1913-1918 doğrudan iktidarıdır. Birinci dolaylı-denetleme iktidarı sürekli sadrazam değişiklikleri, kabine değişiklikleri ve karma özellikler gösteren bir yönetimdir.
12-13 Nisan 1909 yılında ‘’Otuz Bir Mart Vakası’’ olarak adlandırılan mutlakiyet yanlısı, meşrutiyet yönetimine son verilmesini isteyen, dinci-gerici özellikler gösteren bir ayaklanma olur. Bu ayaklanmacılar meclisi dağıtır, İstanbul sokaklarında kan dökerler, olaylar kontrolden çıkar. Aynı anda olaylar Adana’ya da yansır, orada da Ermeni mahallelerine karşı Müslüman-Türk saldırıları olur ve olaylarda binlerce Ermeni hayatını kaybeder.Yeni Anayasa’nın kabulü, parlemantonun açılışıyla gayri-müslüm halklara yeni haklar tanınıyordu ve bu tanınma Gerici-yobaz, Müslüman-Türk etnik öğeyi hoşnutsuz ediyordu. Olayların arkasında başka nedenler olduğu araştırılmaya çalışılsa da asıl neden buydu. Olaylar böyle çığrından çıkmış bir haldeyken, Abdulhamid II ‘ nin insiyatifi yokken bir kez başlamış olan bu olaylara sahip çıkmaya kendi lehinde kullanmaya çalışır. Bu kargaşa ortamına Makedonya’dan gelen Mahmut Şevket Paşa yönetimindeki İttihat Terakki’ci Hareket ordusu İstanbul’a gelerek olaylara müdahale eder. Sıkıyönetim ilan edilir ve ayaklanmacılar yargılanıp cezalandırılır. Bu olaylardan sonra Abdulhamid II ‘ nin görevine son verilir, Selanik’e sürgün edilir, yerine kardeşi Mehmet Reşat geçirilir.
Yeni Anayasa’nın ve Meclis’in açılması, kendiliğinden gelişen emek hareketlerinin oluşumunada yol açmıştı. İşçi hareketleri, grevler yaşanır, yayın, dernek, parti gibi oluşumlara gidilir. O süreçte ortaya çıkan sosyalist aydınların gelişen emek hareketi üzerinde etkisi yoktur, dar grup çalışmaları biçimindedir. Hükümet duruma hakim olur, yasal düzenlemelere giderek bu emek hareketlerini sınırlamaya, ortadan kaldırmaya yönelir. Kamusal alanda çalışanlarla, özel sektörde çalışanlar arasında farklı örgütlenme statüleri oluşturur.Hem hükümetin tedbirleri, hemde iççi hareketinin zayıflığı, zamanla bu hareketleri durulmaya götürür. Yine aynı dönemde, ülkede çok fazla yayının çıktığı, sanatta, kültürde patlama olduğunu söyleyebiliriz.
Abdulhamid II ‘ nin Selanik’ e sürgününden sonra İttihat Terakki hükümette kendi adamlarını öne çıkarmaya, idari yapıda olan kilit noktaları eline alma yoluna gider. O zamanlara kadar Selanik’ de olan İttihat Terakki merkez komitesi, Anadolu’ya taşınmaya ve örgütlülüğünü buralara yaymaya başlar. Komite kırsal kesimde büyük toprak sahiplerine dayanır,Ege’nin, Suriye’nin Rumeli’nin önde gelen ağaları ve milletvekilleri olan, Halil Menteşe, Ali Cenani, Mustafa Rahmi gibi.
Masonlar, Sabetay’cılar ve Teşkilat-ı mahsusa İlişkileri;
Teşkilât-ı Mahsusa, 1913 yılında Sultan Mehmet Reşat’ın yayımlanmayan ve resmi olmayan bir fermanıyla Savaş Bakanlığı (eski adıyla Harbiye Nezareti) bünyesinde İttihat Terakki tarafından kurulan Osmanlı Devleti’nin ilk gizli haber alma örgütüne verilen addır. Örgütün ilk daire başkanı Süleyman Askeri Bey, ikinci başkanı Ali Başhampa, son başkanı Hüsamettin Ertürk’tür. Misyonu Arap ayrımcılığı ve batı emperyalizmine karşı mücadele etmek idi.
Kurulma amacı Osmanlı Devleti’nde dağılma döneminde ortadoğu üzerinde odaklanan yabancı haber alma faaliyetlerinin izlenebilmesi için bireysel bazda ve sınırlı nitelikte sürdürülen haber alma çalışmalarının bir merkezden organize biçimde yürütülmesine duyulan ihtiyaçtır. Birinci Dünya Savaşı sırasında askeri ve paramiliter hareketler gerçekleştirerek önemli görevler üstlenen bu örgüt, savaşın sona ermesiyle 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında dağılmıştır.
Örgütün kurumsallaşması Balkan Savaşı’ndan sonra ivme kazanmıştır. Örgüt çoğunlukla iktidarı devirmeyi planlayan ve düşmanla işbirliği içerisinde olan güçleri bastırmakta kullanılmıştır. Örgütün, resmi kuruluş tarihi 1913 yılı olsa da, Enver Paşa komutasında 1903 yılına kadar uzanan bir geçmişi olduğu tahmin edilmektedir. Enver Paşa savaş bakanı (Harbiye Nazırı) olmasından kısa bir süre sonra Teşkilât-ı Mahsusa’yı resmi statüsüne kavuşturmuş, dönemin yetenekli subaylarını örgüte üye yapmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında bu subaylar Kafkasya, Mısır ve Mezopotamya’daki özel askeri operasyonlarda kullanılmışlardır. 1915 yılındaki Süveyş Kanalı operasyonu buna bir örnektir. Bu operasyonda özel birlikler Osmanlı ordusunun ileri uçlarındaki vahaları ele geçirip tampon bölge oluşturmuşlardır. Birinci Dünya savaşında Arabistan, Sina Yarımadası, Yemen ve Kuzey Afrika’daki özel operasyonları örgütün efsanevi ismi Kuşçubaşı Eşref Bey (Eşref Sencer Kuşçubaşı) idare etmiştir.
Örgütün haber alma alanındaki alt yapı ve tecrübe eksikliğiyle beraber savaş yıllarının ekonomik koşulları örgüt üyelerini istihbarat çalışmalarından çok çatışmalara yöneltmiştir. Teşkilatla ilgili tek akademik araştırmanın yazarı Dr. Philip H. Stoddard’a göre 1916 yilinda personel sayisi 30 bin kisiye ulasan örgüt ajanlarinin büyük bir kismi, uzmanlardan olusmaktaydi. Örgütte doktorlar, mühendisler, gazeteciler, politikacilar ve subaylarin yanisira, geçmisi oldukça karanlik ama sadakatlerinden kusku duyulmayan gerilla savasi uzmanlari da yer aliyordu.
Teşkilat-ı Mahsusa İttihat ve Terakki’nin çelik çekirdeği olarak ve 30 bin kişilik kadrosuyla, Ermeni Soykırımında da önemli görevler üstlenen Teşkilat; “İç güvenliği sağlamak, devletin varlığı için hayati önemi olduğu düşünülen Türkçe konuşan azınlığın süregelen hakimiyetini korumak ve Osmanlı devletinin daha fazla toprak kaybetmesini engellemek” gibi amaçlarla tarif edilen teşkilat Milli Mücadelenin devraldığı en önemli hazır kadrolardan biridir.
Örgütün ilk çalisma alani Bati Trakya oldu. îlk baskan Süleyman Askeri’nin basinda bulundugu Teskilat-i Mahsusa, özel bir tim ile, 1913 Istanbul Anlasmasi sonucu Bulgarlar’a terk edilen Bati Trakya’da, Osmanli Devleti’nden ayri bagimsiz bir Bati Trakya Türk Devleti de kurdu
1913-1918 yillari arasinda Orta Dogu-Orta Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika’da casusluk, karsi casusluk, propaganda ve çesitli operasyonlar yapan Teskilat-i Mahsusa’nin faaliyetleri, Osmanli Devleti’nin yenilmesiyle resmen sona erdi. Teskilat için çalisan pek çok Arap Osmanli vatandasi isgal altindaki kendi ülkelerine dagildilar.
İttihat Terakki, Masonlar, Sabetay’cılar İlşikisi;
17.yüzyılın ortalarından beri liderleri Sabetay Sevi'nin izinden giderek dış görünüşte Müslüman, kendi aralarında ve gizli olarak Kabalist Yahudi; Sabetaycı olarak yaşamaları ile dikkati çeken Sabetaycılar, Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet döneminde önemli faaliyetler göstermişlerdir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Sabetaycıların merkezi durumunda olan Selanik'te kurulması, bu cemiyetin meşhur üç paşasından ikisi olan Sadrazam Talat Paşa ve Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın mason olmaları, bu teşkilatın Selanik'ten yola çıkan Hareket Ordusu ile İstanbul'a gelmesi, 1908'de Padişah II. Abdulhamid'i hal etmesi ve II. Meşrutiyet'i ilan etmesi; bütün bu işlerde adı geçen Sabetaycılık, Masonluk ve İttihat Terakki'yi birlikte ele almayı önemli kılmaktadır.
Bu tarihten sonra ard arda yaşanan iki Balkan Savaşı (1911-12) ve I.Dünya Savaşı (1914) Osmanlı Devleti'nin sonunu getirmiş olmakta ve İttihat ve Terakki Cemiyeti en kısa yoldan devlet'in sonunu getirmede mahir gibi görünmektedir. Bu sebeple söz konusu Cemiyet ile Sabetaycı ve mason unsurların ilişkisi hassas bir konu durumuna gelmektedir.
O devirlerde masonluğun Osmanlı'daki merkezi konumuna gelen Selanik'te sabetaycıların yaşamaları ve masonların büyük çoğunluğunun bunlardan ve kimliğini muhafaza eden Yahudilerden oluşması, bunların da İttihat ve terakki içerisinde önemli bir etkiye sahip olmaları dikkatleri bu noktaya çekmektedir.
Sabetaycılar, Masonlar, Osmanlı'nın geleceğini tayin için kurulan Mason locaları ve İttihat Terakki içinde politik roller edindiler. Gerçekten zamanın bir çok önemli politik aktörü Sabetaycı mirasın entelektüelleriydi.
Masonluğun asıl olarak Emperyalizmin yapılanması olduğunu biliyoruz. Hükümette, büroksaside, askeriyede, devlette eğemen olmak istediğini, kendi üyelerini buralara yerleştirmek istediğini biliyoruz. Osmanlının modernleşmesini de sağlamaya çalışmaktadırlar. Osmanlı’da İttihat Terakki’nin başlattığı bu modern ilişki ve kurumların oluşturulması, iç dinamikle değil, Emperyalizm-Masonluk üzerinden dış etkilerle sağlanmıştır. Osamanlı’nın Masonluk merkezi Selanik olmuştur. Selanik aynı zamanda Yahudi nüfusun çok yoğun olduğu ve bu Yahudi nüfus içinde Sabetaycılar ağırlıklı olarak örgütlüdürler. Sabetaycılar günümüze kadar hükümette, basında, eğitim kurumlarında, kamuoyunda etkili olmuşlardır. Kendi kimliklerini de gizlemektedirler, çok zorda kalırsa açıklamakta yada onları tanıyan başkaları tarafında deşifre edilmektedirler. İttihat Terakki’ye baktığımızda da onun da Selanik de geliştiğini, kurumlaştığını görüyoruz. Aynı zamanda İttihat Terakki liderleri Moson localarına girmiş ve orada yönetici de olmuşlardır. Günümüze kadar gelen İttihat ve Terakki çizgisi, Kemalistlerce de sürdürülmüştür.
1900 yılının boğucu bir eylül sonu akşamında İstanbul’a, Orient Ekspres’in yataklı vagonlarından birinden aristokrat görünümlü orta yaşlı bir bey iner. Heykeltıraş ve ressam olan bu adam, İtalyan masonluğunun Büyük Üstad Yardımcısı Ettore Ferrari’den başkası değildir. Ferrari’nin görünen niyeti, Doğu’da kendine ilham aramaktır. Asıl niyet ise İtalyan mahfillerinin uykudaki biraderlerini uyandırmak ve Osmanlı topraklarında nice zaman önce kurulan locaları uyanışa çağırmak.
Ferrari’nin gelişiyle Türkiye’de umulan etki doğdu. Bir hafta içinde Selanik’teki Makedonya locası Makedonya Risorta adı altında çalışmaya başladı. Bütün bu olup bitenlerin bizim tarihimizle ilgisi nedir? İşte bu soruya “Gönye ve Hilal” belgelerle ve titiz bir çalışmayla cevap verir. İtalyan bir yazar olan Angelo Iacovella kitabında kendi penceresinden masonların “halife topraklarındaki başarılarını!” ele alır.
Sultan Abdülhamid’i tahttan indirmek için her türlü mihrakla işbirliği yapmaya hazır kimi Jöntürkler mason localarına girmiştir. Makedonya Risorta’nın canlanmaya başladığı yıllarda bir muhalif hareketin, İttihat ve Terakki’nin de canlandığını görüyoruz. Jöntürkler masonlardan çok etkilenir. Öyle ki masonluğa giriş törenleri aynıyla bu örgütte de uygulanacaktır. Yazar, İttihat-Terakki kurucuları, Mehmet Talat, Rahmi Bin Rıza, Mithat Şükrü ve İsmail Hakkı Canbolat’ın masonluğa dâhil olduğu yılları matrikül defterlerini gün ışığına çıkararak ortaya koymuştur. Buna göre İttihat-Terakki’nin padişahı devirme amaçlı örgütlenmesi 1906’lardan daha öncedir.
İtalyan locaları ile Jöntürkler birlikte toplantı yapıp siyasal ve toplumsal alanda etkin olma planları kurdular. İttihat-Terakki üyeleri Abdülhamit’in hafiyelerinden ancak mason localarında korunabiliyordu. Şartlar olgunlaştıktan sonra padişahın tahttan indirilmesi saat saat Makedonya Risorta’dan gerçekleştirilmiştir. Nitekim Abdülhamid’i deviren hükümete ilk kutlama Büyük Üstad Ferrari’den geliyordu. “Zorba”nın tahttan indirilişinden birkaç gün sonra Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin 33. derecesinden Sevgili Birader, İtalyan Maşrıkı Âzamı ile Jöntürkler arasındaki gerçek bağlantı halkası olarak görev yapan Emanuel Karasu’ya coşkulu selamlarını gönderiyordu.
Gönye ve Hilal’de İttihat Hükümeti’nin ilk planda Osmanlı’da bir Maşrık-ı Âzamlık talebi İtalya’ya ulaştığında İtalyan locası nasıl bir zafer kazandığını biliyordu. Birbiri ardına mason heyetleri İtalya’yı ziyaret etti. Ne zamanki İtalyan hükümeti Osmanlı topraklarının Trablusgarp’ına göz dikti, işte o zaman biraderler arasında bir ayrışma doğdu. Sonraları yeni hükümet, savaşın tam ortasında acziyetinin bir göstergesi olarak bir zamanlar fikir ve eylem birliği ettiği İtalyan biraderlerinden yardım isteyecek ve bu talep kesin bir dille geri çevrilecektir.
Iacovella Makedonya Risorta’ya üye olan 23 üst düzey Osmanlı subayının bulunduğunu söylüyor. Bu tespit aynı zamanda Türkiye’de ordunun siyasete müdahalesinin ilk adımları olarak da okunabilir. Bu gelişme ile Osmanlı askeri arasına fitne girmiş, bu tefrika Balkanlar bozgununda önemli bir rol oynamıştır.
Gönye ve Hilal’in önemi, bugüne kadar yayımlanmamış belgeleri gün ışığına çıkarmış olmasında yatıyor. Özellikle Selanik Maşrıkı’na üye olan bütün masonları üye tarih ve numaralarıyla vermesi önemlidir. İtalya’nın ve dahi masonluğun Osmanlı’nın batılılaşma serüveninde oynadığı role farklı bir ışık tutma iddiasındaki kitap, yerleşik masonluk çağrışımlarını yıkmak bir yana, hamasî olarak nitelenen kimi söylentileri de haklı çıkarmıştır.
1908’de Selanik’te loca odasında Jöntürklere vurulan özgürlük aşısı, bir on sene içinde onları zehirlemiş ve Osmanlı bu yöneticiler elinde bitirilmiştir.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DEVRESİNİN KISA KRONOLOJİSİ Prof. Dr. Tarık Z. TUNAYA (1908-1922)
1908
Temmuz 6: İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin sokaklara astığı ve konsoloshanelere gönderdiği beyanname.
Temmuz 20: Firzovik Besa'sı (Yemini).
Temmuz 22: Sait Paşa'nın Heyeti Vükelâ'yı (Kabineyi) kurmaya memur edilmesi.
Temmuz 23: Manastır'da Meşrutiyetin ilanı.
Temmuz 24: Meşrutiyeti resmen ilan eden padişah iradesinin (Emrinin) yayımlanması.
Temmuz 25: Sansürün kaldırılması.
Temmuz 26: Şeyhülislam Cemalettin Efendi'nin beyannamesi.
Temmuz 31: Hafiyelerin ilgası (kaldırılması)
Ağustos: Fedakâranı Millet Cemiyeti'nin kuruluşu.
Ağustos 4: Sadrazam Sait Paşa'nın istifası.
Ağustos 5: Kamil Paşa'nın Sadrıâzamlığa getirilmesi. (Kabineyi kurmaya memur edilmesi).
Eylül 1: Osmanlı Ahrar Fırkası'nın kuruluşu.
Ekim: Tramvay Şirketi, Rumeli Şimendiferi. Şirket-i Hayriye, İzmir Gümrüğü, Fırıncı tablakâr ve hamurkârlarının grevleri. Ekim 5: Bosna Hersek'in Avusturya'ya katılmasını bildiren imparator-Kral iradesi.
Ekim 5: Bulgaristan'ın bağımsızlığını ilan etmesi.
Ekim 6: Girit anlaşmazlığının başlaması. Girit'in Yunanistan'a katılışını ilan etmesi.
Kasım: - Aralık: Genel seçimlerin yapılması.
Aralık 17: Mebusan Meclisi'nin açılması.
1909
Ocak 1: Abdülhamid'in Yıldız Sarayı'nda Ayan ve Mebusan âzalarına ziyafeti.
Ocak 13: Kamil Paşa'nın hükümet programını Meclis'te okuması ve güven oyu alması.
Şubat 6: Osmanlı Demokrat Fırkası'nın (Fırka İbad) kuruluşu.
Şubat 11: Meclisi Mebusan'da Kâmil Paşa hükümeti hakkında gensoru açılmasına karar verilmesi
Şubat 12: Kabineden istifalar.
Şubat 13: Güvensizlik oyu alan Kâmil Paşa'nın istifası.
Şubat 14: Hüseyin Hilmi Paşa'nın Sadrazamlığı.
Nisan 5: İttihadı Muhammedi Fırkası'nın kuruluşu.
Nisan 6: Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Efendi'nin İstanbul'da köprü üzerinde vurulması.
Nisan 13: 31 Mart ayaklanması.- Adana vakası.
Nisan 14: Sadrıazam Hüseyin Hilmi Paşa'nın istifası ve Tevfik Paşa'nın Sadrazamlığı.
Nisan 22: Ayan ve Mebusan Meclisleri'nin Yeşilköy'de (Meclisi Umumiyi Millet) adıyla toplanması ve beyannamesi. Nisan 23/24: Hareket Ordusu'nun İstanbul'a girişi.
Nisan 25: Örfi idare ilanı.
Nisan 27: Meclisi Milli'nin (Ayan ve Mebusan) Abdülhamid'i hal' kararı ve Şeyhülislamın fetvası.
Nisan 27: Sultan Reşat'ın V. Mehmet unvanı ile padişah olması.
Nisan 29: Meclisi Umumi'nin Abdülhamid'i Selanik'te oturmaya mecbur etmesi.
Mayıs 1: Tevfik Paşa'nın Sadrıâzamlıkta ipkası.
Mayıs 3: Meclisi Mebusan'da Kanunu Esasi'nin tadili müzakerelerine başlanması.
Mayıs 5: Tevfik Paşa'nın istifası, Hüseyin Hilmi Paşa'nın tekrar sadrazamlığı.
Mayıs 20: Sultan Reşat'ın Meclisi Umumi'deki nutku.
Haziran 9: İçtimaatı Umumiye Kanunu.
Ağustos 14: Cemiyetler Kanunu.
Ağustos 21: 1876 Kanunu Esasi'nin bazı maddelerini değiştiren kanunun kabulü.
Kasım: Mutedil Hürriyetperveran Fırkası'nın kuruluşu.
Kasım 14: Meclisi Mebusan'ın ikinci devre toplantısı. 1
910
Ocak 12: Roma Büyükelçisi Hakkı Bey'in (Paşa) sadareti. Hüseyin Hilmi Paşa'nın istifası.
Ocak 24: Hakkı Bey'in programını okuması.
Ocak 30: Osmanlı Ahrar Fırkası'nın faaliyetine son verdiğini bildiren beyannamesi.
Şubat 21: Ahali Fırkası'nın kuruluşu.
Nisan 1: Arnavutluk isyanı.
Mayıs 9: Girit meclisinin Yunan Kralına bağlılık yemini etmesi.
Haziran 9-10: Sadayı Hak gazetesi sahibi Ahmet Samim Bey'in vurulması.
Temmuz 3: Kiliseler Kanunu.
Eylül: Osmanlı Sosyalist Fırkası'nın kuruluşu.
1911
Ocak: Yemen ayaklanması. Mart: Malisor (Katolik Arnavut) ayaklanması.
Nisan 15: Cenevre Türk Yurdu'nun kuruluşu.
Haziran 5: Sultan Reşat'ın Rumeli seyahatine çıkması (İstanbul'dan hareket
Temmuz 3: Türk Ocağı'nın kuruluşu (İstanbul).
Temmuz 11: Muhalif gazeteci Zeki Bey'in vurulması.
Eylül 28: İtalya'nın Osmanlı Devleti'ne harp ilanı (Trablusgarb harbinin başlaması).
Eylül 28: İbrahim Hakkı Paşa Kabinesi'nin istifası.
Ekim 11: Trablusgarp'a İtalyan askerinin çıkması.
Kasım 21: Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın kuruluşu.
Aralık 5: Osmanlı Demokrat Fırkası'nın Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na katılış kararı.
Aralık 11: Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın İstanbul ara seçimini kazanması (tek oy farkla).
Aralık 30: Sait Paşa'nın Meclise Kanuni Esasi'nin tâdili tasarını sunması.
1912
Mayıs: Halaskâr Zabitan Grubu'nun kuruluşu.
Haziran: Temmuz 5: Milli Meşrutiyet Fırkası'nın kuruluşu.
Temmuz 25: Halaskâr Zabitan Beyannamesi'nin basında yayımlanması.
Ağustos 12: Ordu ve Donanma mensuplarının siyasete karışmayacaklarına dair yemin suretinin yayımlanması.
Kasım 28: Balkan Savaşı'nın birinci mütarekesi.- Arnavutluğun istiklâlini ilan etmesi.
Aralık: İstihlâki Milli Cemiyeti'nin kuruluşu.
1913
Ocak 10: Müdafaai Milliye Cemiyeti'nin kuruluşu.
Ocak 23: Babıâli baskını.
Ocak 24: Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazamlığı.
Mart 2: Taklibi Hükümet teşebbüsü hakkında hükümet tarafından beyanname yayımlanması.
Haziran 12: Sadrıâzam Mahmut Şevket Paşa'nın vurulması.
Haziran 13: Sait Halim Paşa'nın kabinesini kurması.
Temmuz 21: Osmanlı ordusunun Edirne'yi ve Kırklareli'ni geri alması.
Ağustos 10: Bükreş Barış Antlaşması.
Eylül 29: Osmanlı-Bulgar barışı.
Aralık 14: Alman askeri heyetinin İstanbul'a gelmesi.
1914
Şubat 6: Şark Vilayetleri (Van, Bitlis, Erzurum, Mamurat-ül-aziz, Diyarbekir, Sıvas, Trabzon) islâhatı hakkında Yeniköy Mukavelesi'nin imzalanması.
Nisan: Seçimler.
Mayıs 14: Meclisi Umumi'nin açılması.
Mayıs 25: Kanunu Esasi tadilâtının Ayan tarafından kabul edilmesi.
Mayıs 28: Kanunu Esasi tadilâtının padişah tarafından tasdik edilmesi.
Haziran 28: Sarayevo (Saraybosna) suikastı.
Haziran 29: Meclisi Umumi'nin toplantılarının 10-Temmuz-1330'a (1914) kadar uzatılması.
Ağustos 1: Almanya'nın Rusya'ya harp ilanı.
Ağustos 3: Almanya'nın Fransa'ya harp ilanı.
Ekim 29: Osmanlı Donanması'nın Sıvastopol'u bombardımanı (İmparatorluğun Birinci Dünya Savaşı'na girişi).
Kasım 11: Osmanlı İmparatorluğu'nun İngiliz, Fransız ve Rusya'ya harp ilan etmesi (Osmanlı İmparatorluğu İttifak Devletleri yanındadır: Almanya, Avusturya, Macaristan İmparatorluğu)
Kasım 14: Cihadi Ekber ilanı.
Aralık 21: Sarıkamış hareketinin başlaması.
1915
Şubat 29: Meclisi Umumi'nin tatili (15 Eylül 1915'e kadar).
Nisan 25: Çanakkale Savaşı'nın başlaması.
Ekim 14: Bulgaristan'ın İttifak Devletleri blokuna katılması ve savaşa girişi.
Aralık 19: Düşman askerlerinin Çanakkale'yi terk edişi.
1916
Şubat 1: Veliaht Yusuf İzzettin Efendi'nin intihar etmesi. Nisan: Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti'nin kuruluşu.
Haziran 27: Mekke Şerifi Hüseyin'in Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklanması.
1917
Ocak 9: Düşman askerlerinin Çanakkale'den tamamen çekilmesi.
Şubat 3: Sait Halim Paşa'nın istifası.
Şubat 4: Talât Paşa'nın sadrazamlığı.
Şubat 21: Efrenci takvimin kabul edilmesi.
Mart 11: Bağdat'ın düşmesi.
Nisan 6: Amerika'nın Almanya'ya harp ilanı.
Aralık 9: Kudüs'ün düşmesi.
Aralık 15: Halka Doğru Cemiyeti'nin kuruluşu.
1918
Ocak 14: Sulh ve Selâmeti Osmaniye Fırkası'nın kuruluşu.
Ocak 18: Başkan Wilson'un Prensiplerini (14 madde) ilanı.
Şubat 10: Abdülhamit II.nin ölümü.
Mart 3: Brest-Litowsk Barış Antlaşması'nın imzalanması.
Mayıs 18: Ermenistan Cumhuriyeti'nin kuruluşu ilanı.
Mayıs: Bükreş Antlaşması.
Temmuz 3: Sultan Reşad'ın ölümü.
Temmuz 4: Vahidettin'in (Mehmet VI) cülûsu.
Temmuz 6: İkinci Talat Paşa Kabinesi'nin kuruluşu.
Ekim 1: Şam'ın düşmesi.
Ekim 4: Meclisi Umumi'nin açılması.
Ekim 8: Talat Paşa'nın istifası.
Ekim 14: Ahmet İzzet Paşa'nın sadrazamlığı.
Ekim 14-18: İttihat ve Terakki Fırkası'nın son kongresi.
Ekim 22: Radikal Avam Fırkası'nın kuruluşu.
Ekim 27: Haleb'in düşmesi.
Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
Kasım 2/3: İttihat ve Terakki liderlerinin memleketi terk etmesi. (Talât, Cemal, Enver Paşalar, Dr. Hazım, Bahattin Şakir)
Kasım 8: İzzet Paşa kabinesinin istifası.
Kasım 9: Selâmeti Âmme Heyeti'nin kuruluşu.
Kasım 11: Tevfik Paşa'nın sadrazamlığı -Teceddüt Fırkası'nın kuruluşu (İttihat ve Terakki yerine)
Kasım: Almanya'nın mütareke akdetmesi.
Kasım 11: Milli kongrenin kuruluşu.
Kasım 13: Düşman donanmasının İstanbul'a gelişi.
Kasım 17: İngilizler'in Bakû'yü işgali.
Kasım 20: Osmanlı Sulh ve Selâmet Cemiyeti'nin kuruluşu. Kasım Ahali İktisat Fırkası'nın kuruluşu.
Kasım 21: Meclisi Mebusan'ın feshi.
1919
Ocak: Tevfik Paşa'nın istifası.
Ocak 4: Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin kuruluşu.
Ocak: Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın yeniden teşkilâtlanması.
Ocak 13: Tevfik Paşa'nın tekrar sadrazamlığı.
Ocak 21: Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın ölümü.
Ocak 29: Osmanlı Mesai Fırkası'nın kuruluşu.
Ocak 30: İttihatçıların tevkifine başlanması.
Ocak 31: Arnavutluk Milli Meclisi'nin toplantısı.
Şubat 2: Osmanlı Çiftçiler Derneği'nin kuruluşu.
Şubat 8: General Franchet d'Esperey'in İstanbul'a girişi.
Mart 3: Tevfik Paşa'nın istifası.
Mart 4: Damat Ferit Paşa'nın sadrazamlığı.
Mart 6: Vahdeti Milliye Heyeti'nin kuruluşu.
Mart 10: İttihatçıların tevkifi.
Nisan 8: Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey'in idamı.
Nisan 19: Kars'ın Ermeniler tarafından işgali.
Nisan 20: Ardahan'ın düşmesi.
Nisan 29: Antalya'nın İtalyanlar tarafından işgali.
Mayıs: Kürdistan Teali Cemiyeti'nin kuruluşu.
Mayıs 4: Milli Ahrar Fırkası'nın kuruluşu.
Mayıs 10: İstanbul'da tramvay işçilerinin grevi.
Mayıs 15: İzmit işgali ve feci hareketler.
Mayıs 16: Damat Ferit Paşa'nın istifası.
Mayıs 19: Damat Ferit Paşa'nın tekrar sadrazamlığı. Mayıs: Mustafa Kemal Paşa (Atatürk'ün) Samsun'a çıkışı.
Haziran 16: İlk Şûrayı Saltanat'ın İstanbul'da toplanması.
Haziran 28: Versay Barış Antlaşması'nın imzalanması.
Temmuz 13: Kaçan İttihatçıların idama mahkûm edilmesi.
Temmuz 20: Damat Ferit Paşa'nın istifası.
Temmuz 21: Damat Ferit Paşa'nın tekrar sadrazamlığı.
Ağustos: İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin kuruluşu.
Eylül 21: Anzavur'un Kuvayı Milliye'ye karşı hareketi.
Eylül 22: Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın kuruluşu.
Ekim 1: Damat Ferit Paşa'nın istifası.
Ekim 2: Ali Rıza Paşa'nın Sadrazamlığı. Tersane işçilerinin grevi.
Aralık 9: Milli Türk Fırkası'nın kuruluşu. Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti'nin kuruluşu.
1920
Ocak 12: Meclisi Mebusan'ın açılışı.
Şubat 17: Misaki Milli'nin Osmanlı Meclisi'nde kabulü.
Mart 3: Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin istifası.
Mart 8: Salih Paşa'nın Sadrazamlığı.
Mart 15: İstanbul'da Meclisi Mebusan'ın işgal kuvvetleri tarafından basılması.
Mart 16: İstanbul'un işgali.
Mart 18: Meclisi Mebusan'ın in'ikatlarının (toplantılarının) tehiri kararı.
Mart 19: Heyeti Temsiliye adına M. Kemal Paşa'nın Ankara'da fevkalade yetkileri haiz bir Meclisin kurulması için intihap tebliği.
Nisan 2: Salih Paşa Kabinesi'nin istifası.
Nisan 5: Damat Ferit Paşa'nın sadrazamlığı.
Nisan 11: Meclisi Mebusan'ın feshi. Nisan: İntihab tebliği.
Nisan 23: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı.
Temmuz 22: İkinci Şûrayı Saltanat'ın toplanması, Sevr esaslarının kabulü.
Temmuz 31: Damat Ferit Paşa'nın sadrazamlığı.
Ağustos 4: İkinci Şûrayı Saltanat'ın toplanması.
Ağustos 10: Sevr Antlaşması'nın imzalanması.
Ekim 17: Damat Ferit Paşa'nın istifası.
Ekim 21: Tevfik Paşa'nın sadrazamlığı.
Kasım 2: Gümrü Antlaşması.
1921
Şubat 21: Londra Konferansı
Mart 15: Talât Paşa'nın Berlin'de öldürülmesi.
Ekim: Şarkı Karip Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti'nin kuruluşu.
Aralık 6: Sait Halim Paşa'nın Roma'da öldürülmesi.
1922
Temmuz 21: Cemal Paşa'nın Tiflis'te öldürülmesi.
Ağustos 4: Enver Paşa'nın Buhara'da savaşta ölümü.
Eylül 22: Damat Ferit Paşa'nın kaçışı.
Ekim 19: Ankara Hükümeti fevkalade murahhası Refet Paşa'nın İstanbul'a gelişi.
Kasım 1-2: Saltanatın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilgası (Umumi Heyet kararı ile).
Kasım 4: Tevfik Paşa'nın son Osmanlı Sadrıâzamı olarak istifası, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İstanbul'u kendi idaresi altına alması.
Kasım 19: Abdülmecid'in Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından halife seçilmesi.
SONUÇ :
İttihat ve Terakki, ilk oluşum süreçlerinde modernleşme, batılılaşma, özgürlükçülük, hürriyet sloganlarıyla ortaya çıkmıştır. Osmanlı yönetiminin bir Anayasayla, meclisle yönetilmesini istemiş bunun için mücadele etmiştir. Kültürel alanlarda da çok sayıda üretim yapan Osmanlı aydınlarını bünyesinde toplamıştır. Örgütlenmesini daha çok devlet kadrolarında özellikle askeri birimlerde yapmıştır. Parçalı olan muhaliflerin birleşmesiyle Selanik kanadı merkez olmuştur. Burada mason localarıyla, Yahudi-sabetaycılarla iç içe geçmiştir.
BURAYA İŞARET EDERKEN, YAHUDİLERİ KÖTÜLEMEK VEYA HIRİSTİYANLIĞI KÖTÜLEMEK AMACIMIZ YOK, ASIL OLARAK İTTİHAT VE TERAKKİ’NİN, EMEPERYALİZMLE OLAN İLİŞKİLERİNİ AYDINLATMAK İSTİYORUZ. HAREKETİN ARKASINDA EMPERYALİZMİN OLDUĞUNU ORTAYA KOYUYORUZ. ANADOLU’DA BAŞ KALDIRAN, GASP EDİLMİŞ ULUSAL DEMOKRATİK HAKLARINI İSTİYEN HALKLARIN ARKASINDA EMPERYALİZMİ ARAYAN BAYLAR BURAYA DİKKAT ETMEK ZORUNDADIRLAR.
İttihat ve Terakki’nin uzun yıllar ( On yıl ) süren yönetiminin sonrasında da milli mücadeleye katıldıklarını ve o hareketi de sevk ve idare ettiklerini biliyoruz. İttihat ve Terakki’ciler, Kemalistler buraya dikkat etmek zorundadırlar. Bugün bu baylar bizim karşımıza çıkıp SEYİT RIZA dış güçlerin maşasıydı, arkasında onlar vardı demeleri ne anlama gelmektedir ? kendi tarihlerinde, kendi liderlerinin yaptıklarından haberleri yok mu ? eğer yoksa işte burada yazıyorum, haberdar olsunlar. Seyit RIZA o uluslar arası ilişkileri oluşturacak kapasitede değildi, dünyada ne olup bittiğini bile bilmiyorlardı. Hem bu İttihatçıların, hem de Kemalistlerin emperyalizmle girdikleri ilişkileri onaylıyor, doğal karşılıyorlarsa, eğer Seyit RIZA’nın da kurduğu ilişkiler içinde benzer şekilde ilişkiler varsa, onuda doğal karşılamaları gerekir. Osmanlı’nın mercek altına aldığımız döneminde, bütün sadrazamlar ya Alman yanlısı, ya Fransız yanlısı, ya da Ingiliz yanlısıydı. Osmanlı devletinin tepesinde olan yöneticiler hem az çok birbirleriyle uyumlu hemde herkes uygun gördüğü bir ülkenin adamı oluyordu.
İttihat ve Terakki 1908-1913 yılları arasında denetleme iktidarı yürütmüş,1913-1918 yılları arasında da doğrudan iktidarı kendisi eline almıştır. Abdulhamid II despotizmine karşı mücadele etmiş, iktidara gelince de ondan daha kötü bir despotizmi uygulamıştır. Abdulhamid II yönetiminin toprak kaybettiğini ileri sürerek onu eleştirmiş ama kendi iktidar dönemimde de toprak kayıpları devam etmiştir. Arap-islam ülkelerinde ve kuzey Afrika ülkelerinde peş-peşe alınan yenilgiler, aynı zamanda Balkan savaşlarında alınan yenilgi tam bir bozgun olmuştur. Ardında Çanakkale savaşı ki Çanakkale, Anadolu evladından 250.000 canına mal olmuştur. Ardından birinci dünya savaşı tekrar-tekrar Anadolu evladının kitleler halinde ölümüne yol açmıştır. İttihat ve Terakki’nin Triumvira’sından olan Enver Paşa’da Sarıkamış önlerinde Ruslarla girdiği savaşta, düşmanla çarpışmadan kış koşullarından dolayı 90.000 askerini kaybetmiş, kendisi yaveriyle birlikte kaçarak İstanbul’a dönmüştür. İşte bunların ne kadar insafsız olduklarını anlamak için 1915 Ermeni soykırımına bakmak değil, Anadolu evladını da girdikleri savaşlarda kırdırdıklarına bakmak yeterlidir.
1915 Ermeni büyük felaketi soykırım ve tehciri, Güneydoğuda Süryani halkın yaklaşık 500.000 civarında katledilmesi ve sürülmesi, Ege, Marmara ve Karadeniz’de 1.500.000 kadar olan Rum halkına karşı katletmek biçiminde değil, korkutularak yapılanlarla göçe zorlanması görevlerini Teşkilat-ı mahsusa özel örgütünün eylemleriyle ve bizzat İttihat ve Terakki’nin Merkezi Umumi’sinin direktifleriyle gerçekleştirmişlerdir.
Bu eylemler sonucunda Anadolu’nun etnik farklılıkları hedef alınmış, Homojen bir yapıya kavuşturulmaya çalışılmıştır. Öncelikle ulusal bilinci uyanmış olan Ermeni halkı hedef alınmış, genelde de Anadolunun kadim olam Hırıstiyan halkları hedef alınmış, Anadolunun Türk ve Müslüman olmayan öğelerden temizlenmesi hedef alınmıştır. Müslüman olup, Türk olmayan halklar için gereğini yapmak, daha sonraya bırakılmıştır.
İttihat ve Terakki Osmanlı’yı soktuğu birinci dünya savaşından yenik çıkar ve 1918 yılında istifa eder. Lider kadroları yurt dışına kaçar, içeride kalanlar başka bir parti kurarak İttihat ve Terakki’yi devam ettirirler. Teşkilat-ı Mahsusa da kendisini resmi olarak fes eder, ancak fiilen çalışmalarını sürdürür. Milli mücadeleye de asıl olarak bu kadrolar katılır, dahası milli mücadelenin verilmesi gereğinin kararını verir, bu konunun Mustafa Kemal Paşa’ya verilmesi gerektiğine karar verir. Hareketin içinde de bizzat yer alır. Teşkilat-ı Mahsusa geçen yüzyılın en önemli kontr-gerilla, özel savaş örgütlenmesidir. İçerisinde nitelikli, eğitim almış kadrolarda bulunmakla beraber, cezaevlerinden örgüte toplanmış, canice suçlar işlemiş kanlı katiller de bulunmaktadır. Asıl olarak eylemleri bu kanlı katiller gerçekleştirmiştir.
İttihat ve Terakki liderleri yurt dışına kaçtıktan sonra, Osmanlı idaresince onları yargılamakla görevli bir savaş mahkemesi kurulmuş, Osmanlı’yı birinci Dünya savaşına sokmakla ve Ermeni soykırımını yapmakla yargılanmışlardır. İttihad’ın yurt içinde kalan bazı kadroları yargılanmış, ceşitli cezalara çarptırılmış, yurt dışına kaçmış olan liderleri de ölüm cezasına çarptırılmışlardır. İstanbul’da tutuklu olan İttihat kadroları, Malta adasına götürülüp hapsedilmiştir. Daha sonra ki yıllarda bunlarla ilgili yapılan pazarlıklarla serbest bırakılması sağlanmış ve ülkeye dönenler, Milli mücadelenin ve Cumhuriyet döneminin ileri kadroları olmuşlardır. Yargılama yapılmış olmasına rağmen adaletin yerini bulmadığını, üstelik de bu suçluların gelecekte hükümetlerde ileri kademelerde görev aldıklarını görüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder